Okullarda Kardeşlik İklimi İnşası

Okullar sadece bilgi ve beceri aktaran yerler değildir. Bir toplumun mevcut durumunu ve geleceğini gösteren canlı organizmalardır. Okullar, genç zihinlerin hayatı prova ettikleri mekânlardır.

Eğitim, insanı dönüştüren kudretli bir iksirdir ve bu iksirin damıtıldığı yer okullardır. Nasıl bir toplum hayal ediyorsak o toplumu şekillendiren okullarımızı, o hayalin izinde inşa etmeliyiz. Okullar, genç zihinlerin hayatı prova ettikleri mekânlardır. Gençlik, bu kurumlar eliyle kendi potansiyelinin farkına varır, karakterini kazanır ve büyük oranda kimliğini oluşturarak hayata katılır. Aileyle başlayan bu süreçte, okullar eliyle bir neslin değerler dünyası oluşur ve davranış kalıpları şekillenir. Âdeta hayatın prova edildiği okul sahnesinde öğretmenler, yöneticiler, arkadaşlar, diğer tüm çalışanlar ve anne babalar en etkili oyunculardır. İşte tüm bu oyuncuların oluşturacağı okul iklimi, çocuklarımızın yetişmesi ve toplumun dönüşmesinde kritik rol oynamaktadır.

Rekabetin desteklendiği, birbirine üstün gelmenin ön plana çıkartıldığı bir anlayışla oluşturulan bir eğitim iklimi ne yazık ki kardeşlik ve dostlukla donatılmış bir dünyayı kurmada yetersiz kalacaktır. Bu iklimde yetişen bir nesil paylaşma, dayanışma, diğerkâmlık ve merhamet gibi değerleri hayatlarına dolayısıyla hayata egemen kılmakta eksik kalacaktır. Böyle bir kültürde eğitim hayatını tamamlayan bir nesil, rekabetten doğan hırs, birbirine üstün gelme sevdasıyla daha fazla zulüm ve düşmanlık oluşturacak ve dünyayı çok geniş kitleler için yaşanılmaz hâle getirecektir. Son günlerde açıklanan bir raporda da ifade edildiği üzere dünyadaki yüzde birlik bir azınlığın dünya varlıklarının yüzde kırk üçüne sahipken yaklaşık iki milyar beş yüz milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşaması, mevcut eğitim ikliminde yetişen nesillerin dünyada oluşturdukları manzarayı çok güzel resmetmektedir.

Okullar toplumun aynasıdır. Okullar sadece bilgi ve beceri aktaran yerler değildir. Bir toplumun mevcut durumunu ve geleceğini gösteren canlı organizmalardır. Bu açıdan okullar, toplumsal değerlerin, davranış kalıplarının ve beklentilerin bir nesilden diğerine aktarıldığı ana araçlardır. Çocuklarımızın okullarda yaşadıkları durumlar, onların hayat tarzlarına ve olaylara verecekleri tepkilerine yansır. Eğitim hayatı boyunca merhamet, dayanışma, adalet, samimiyet, fedakârlık iklimini yaşamayan bir çocuğun aile hayatında da iş hayatında da toplumsal rollerinde de bu duyguları yaşatması ve yaşaması uzak bir ihtimaldir. Zira çocuklarımızın okulda bulundukları yaş dönemleri, kimlik ve karakterlerinin oturduğu davranış kalıplarını kazandıkları en kritik yaş dönemleridir.

Çocuklarımız ve toplum için ideal okul iklimini oluşturabilmek adına okulun tüm paydaşlarına önemli vazifeler düşmektedir. Toplum olarak eğitimin temelinin öğretmenle atıldığı ve her şeyin bir öğretmenle başlayacağı anlayışına yeniden yönelmemiz gerekmektedir. Hocasının atının ayağından sıçrayan çamurun bulaştığı kaftanıyla gömülmek isteyen bir padişahın hocaya, dolayısıyla eğitime duyduğu saygıyı yeniden kuşanmak zorundayız. Eğitime ve öğretmene böyle bir tutkulu yaklaşım, okullardaki pozitif ruh hâlinin oluşmasında birinci etken olacaktır.

Bu bakış açısıyla yönetilen okullardaki yöneticiler; insanlar dudaklarınızı değil, adımlarınızı takip eder bilincinden hareketle merhametin, şefkatin, adaletin, çalışkanlığın en nadide örneklerini kendi davranışlarında sergilemelidirler. İstediği değişim ve dönüşümün ete kemiğe bürünmüş hâli olarak sergileyecekleri örneklikle okulun tüm paydaşlarına doğru mesajları vermelidirler. Okumayan bir yönetici, okumayan öğretmenleri ve öğrencileri olduğunu bilmelidir. Çalışkan olmayan bir yöneticinin benzer şekilde çalışma arkadaşlarına sahip olacağına inanması gerekmektedir. Yöneticiler, her bir çalışanına ve öğrencisine adaletle davranmadığı, ilgisini ve takdirini dengeli sunmadığında okulundaki sınıflarda ve öğrencilerde bunun yansımalarının görüleceğini bilerek hareket etmelidirler. Sabah çocuğunu okula, dualarla ve bin bir özenle yollayan anne babanın özverisi ve heyecanı taşıyan bir yönetici o çocuğu okul kapısında karşılayarak onlara duyduğu sevgi ve ilgiyi hissettirmeli, ailelerin bu heyecanına ortak olmak suretiyle çocuklarda ve velilerde muhtaç olduğu saygınlığı doğurmalıdır.

Öğrencilerine bu duyguyla yaklaşan yönetici, öğretmenlerinin en büyük destekçisi olmak durumundadır. Onların eğitimi en iyi şekilde yerine getirmesi için bir dağ gibi arkalarında durmalı, ekiplerinin kendilerinden iki şeyi, yani ilgi ve takdiri onlara cömertçe sunmalıdır. Oluşturdukları okul kültürüyle en zor şartlarda bile başarıyı yakalayan yirmi okul müdürüyle yapılan bir araştırmada okulda pozitif bir atmosfer oluşturarak, öğrencilerin iyi bir eğitim almalarını sağlayan bu yöneticilerin dört ortak özelliği tespit edilmiştir. Bu özellikler, çocukları çok sevmeleri, şikâyet eden ve mazeret üreten bir dile sahip olmamaları, mesuliyet bilinçlerinin yüksek olması ve okul içi ve dışındaki kişilerle iletişimlerinin olumlu olması olduğu görülmüştür. Yöneticiler girdikleri yere kendi iklimini götürür ve onlar okulun kalbi mesabesindedir. Bu araştırma sonuçlarının da gösterdiği üzere ideal bir eğitim ortamının oluşmasında yöneticinin duygu dünyası önemli bir belirleyicidir.

İdeal okullardaki ideal yöneticilerin oluşturduğu iklimde öğretmenler, “Talebe evlattan evladır” anlayışıyla çocuklarına yönelecek ve onları bağrına basacaktır. Öğrencilerinin her birini değerli görüp ilgisini hepsine cömertçe sunacaktır. Anne babanın evde başlattığını öğretmen okulda devam ettirecek, okulda öğretmenin sürdürdüğünü anne baba evde tamamlayacaktır. Eğitimin tüm tarafları çocukların en güzel yetişmesi uğruna rekabete anlayışına göre değil, dayanışma kültürüyle hareket edecektir. Haklı olmak ve bunun uğruna cedelleşmek değil, toplumun geleceği ve çocuklarımızın ruh sağlığı uğruna en doğru olanın yapılması için herkes birbirinin işini kolaylaştıracak, yükünü hafifletecektir. Öğretmenlerinin ve ailelerinin bu iş birliği ve titizliği öğrencide saygı ve layık olma duygularını uyandıracak, onların öğrenme azmini tetikleyecektir.

Öğretmenlerin meslekleriyle ilgili adanmışlıkları, gayretleri ve vazife aşkıyla gösterdikleri örneklikler gölgesinde yetişecek öğrenciler, benzer ahlâkı kuşanacak ve bunları hayatlarına yansıtacaktır. Öğrencilerin zaman kaybı yaşamaması için, teneffüs zili çalarken onlara bir kelime daha öğretebilmek için zamanı iyi kullanıp silgi yerine ceketinin koluyla tahtayı silerek dersine devam etme azminde olan Mahmut Bayram Hoca, öğrencilerinin duygu ve düşünce dünyasında pek çok güzelliğin tohumlarını ekmekteydi.

Türkiye’nin en zor yıllarında sabahın erken saatlerinde okula gelerek öğrencilerine “Evladım hat dersi almak isteyenler, dersler başlamadan yarım saat önce gelirlerse ben onlara yardımcı olurum” diyerek ihtiyaç duydukları mürekkep ve kamış kalemleri de alıp ilgili öğrencilerine karşılıksız destek olan Hüseyin Karagöz Hoca’nın bu davranışının sınıfında ve okulda oluşturduğu iklimde yetişen öğrencilerin bir ömür bu iklimin güzel esintilerini hayata yansıtacaklardır.

İdeal okul iklimindeki öğretmenler, birlikte görev yaptıkları meslektaşlarını birbirine rakip görmekten öte birbirinden öğrenen ve en iyi uygulamaları öğrencilerine sunmak için iş birliği hâlinde çalışan bir kardeşlik ikliminde görevlerini yerine getireceklerdir. Birbirleriyle değil, sadece kendi geçmişleriyle, kendi dünleriyle rekabet edeceklerdir. “Müminler birbirine karşı son derece merhametlidir” ayetinin ışığında bir meslektaş bağlılığıyla mesleklerini ifa edeceklerdir. Mahir İz’in bir dönem öğretmenlik yaptığı okulda kendisinden yaşça büyük olan ve çok takdir ettiği bir öğretmen arkadaşının nöbet tutamaması dolayısıyla okuldan ayrılmak durumunda kalmasının önüne geçmek için okul yönetimiyle görüşerek o hocanın nöbetlerini de üstlenmesi karşılığında o hoca arkadaşının okulda derslere devam etmesi ve öğrencilerin ondan istifadesini sağlaması örneğinde olduğu gibi öğrencilerinin iyi oluşu ve eğitimi için üstlerine düşen vazifeleri çekinmeden yerine getireceklerdir. İşte bu karşılıklı anlayış ve üstün fedakârlığın var olduğu böylesi bir okul ikliminde yetişen nesiller, benzer örnek davranışlara sahip olacaklar ve bunları hayatın farklı kademelerinde, üstlendikleri rollerde uygulayacaklardır.

İdeal bir okul ikliminde yetişen öğrenciler birbirinin önüne geçen, birbiriyle yarışan değil; hadislerde de ifade edildiği şeklinde birbirini yıkayan iki el gibi olacak ve birbirlerinin yükselmeleri ve iyiliği için her türlü dayanışma içerisinde bulunacaklardır. Paylaşmayı okulda öğrenecek, komşusu açken tok yatmamanın ilk tecrübelerini aile ve okul iş birliğiyle gerçekleştirilecek pek çok proje vasıtasıyla tecrübe edecektir. Kış geldiğinde öğretmenlerinin öncülüğünde hazırladıkları iyilik projeleriyle yakınlarından başlamak suretiyle semtlerindeki ihtiyaç sahiplerinin yardımında kendilerini bulacaklardır. Dünyanın meselelerine duyarsız kalmamayı, okulda gerçekleştirecekleri çalışmalar vasıtasıyla öğrenecek, bu konuda eyleme geçmek için kendi çaplarında çalışmalar yapacaklardır. Böyle bir okulun temizlik görevlisi, geleceğin Gazali’sinin sınıfını temizlediği ve servis görevlisi istikbalin Aziz Sancarlarını, Selçuk Bayraktarlarını taşıdığı bilincinde olacak. Onların bu bilinç ve niyetleri, işlerinde gösterdikleri özene yansıyacaktır. Bu özen ve güzel duyguların oluşturduğu iklim, öğrencilerde vefa duygularını, bu anlayışa layık olma hislerini coşturacak, benzer davranış kalıplarını hayatlarına aksettirmelerine vesile olacaktır. Böyle okul ikliminde üst sınıflardaki öğrenciler, alt sınıflardaki kardeşlerinin abisi ya da ablası olacak, onların her daim en iyi destekçileri olacaklardır.

Tüm bu uygulamalar ve daha farklı yaklaşımlarla oluşturulacak okul atmosferi, öğrencilerin ruhsal sağlığına katkı sağlayacağı, doğru davranışları edinmelerine vesile olacağı gibi onların akademik başarıları için de daha iyi fırsatlar sunacaktır. Pek çok bilimsel araştırma, oluşturulan okul atmosferi ile öğrencilerin eğitim başarıları arasında olumlu bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır. Pozitif bir okul iklimi, öğrencilerin başarılarını arttırmakla kalmayıp aynı zamanda onların toplumda sorumlu ve duyarlı bireyler olmalarını sağlayacak bir temel oluşturur. Bu iklimin oluşturulmasında öğretmenlerin, yöneticilerin ve ailelerin yanı sıra tüm toplumun katkısı büyük önem taşır.

İdris TOPÇUOĞLU

 

Muhit Dergisi 50. Sayıyı Satın Almak İçin Tıklayınız; 

Comments are closed.

Navigate