KENDİMİZE ÖĞRETMEDEN KİMSEYE ÖĞRETEMEYECEKLERİMİZ

Kendine özen göstermeyen, kendini eğitemeyen başkalarını da eğitemez. Atalarımız bu hususu şu ifadelerle çok güzel özetlemiştir; kendisi muhtaç himmete, nerde kaldı gayriye himmet ede. Kendine liderlik edemeyen, itina göstermeyen başkasına bunu nasıl yapabilir. Mevlana “Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün bilgeyim kendimi değiştirdim” sözüyle eğitimin nereden başlaması gerektiğini gayet veciz bir şekilde ortaya koymaktadır. Kişisel gelişimi ve yenilenmesi için vakit bulamadığını söylemek; araba sürmekle o kadar meşgulüm ki benzin almaya vakit bulamıyorum demek gibi bir şeydir. Kendinden memnun olmak insanı öldürür. Wilhelm Schmid, insanlığın tarihinde meydana getirilmiş olan, hayranlık uyandırıcı ne varsa bunların ancak küçük bir kısmının bulunduğu durumdan hoşnut olan insanlar tarafından geliştirildiğini ifade ediyor.  Dünyadaki en güzel buluşlar gelişim ve arayış içerisinde olan hoşnutsuz insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunun için vakit bulmanızı sağlayacak pekçok yol-yöntem vardır, bir tanesini ben size söyleyeyim; güne erken başlamak. Böyle bir başlangıç bütün gününüzü planlamanız ve verimli geçirmeniz açısında size büyük fayda sağlayacaktır.

Başkaları ile değil sadece kendinizle yarışmak. Bir insanın yarışabileceği tek kişi vardır o da kendisidir. Başka bir insandan üstün olma çabasının asil bir tarafı yoktur. Gerçek fazilet önceden olduğun kişiden daha üstün biri haline gelmektir. Böylesi bir yaklaşım hem kendinizin hem birlikte olduğunuz insanların daha mutlu olmasını sağlayacaktır.

Kısa yoldan netice alma çabalarından uzak durmak. Mükemmele gevşek adımlarla ulaşmak olanaksızdır. Kaliteli neticeler almanın yolu, emek harcamaktan, zaman ayırmaktan ve sebat göstermekten geçer. Hızır, hazır olana gelir. Şans her zaman hazırlıkları olan insanların kapısını çalar.

Yorgunluğun bir yanılsama olduğunu unutmamak. Hayalleri ve hedefleri olan insanlar bir işten yorulunca yine başka bir işe dinlenmeyi tercih ederler. Yorulmamak ve kırılmamak,  hedefleri olan insanların ulaşabilecekleri bir seviyedir. Kıymetli Hocam bizler de biraz yorgunluk emareleri gördüğünde; “oğlum yaptığın şeyin güzelliği için katlanacaksın, yorulmamaya ve kırılmamaya alışacaksın, şunu unutma, güzel neticeler yorulmayan ve yaptığı işten zevk duyan bir anlayışın eseri olarak gelir.” Diyerek nasihat eder ve motivasyonumuzu diri tutmaya çalışırdı. Çok yorulduysa bir insan, Muhammet Ali’nin şu sözünden İlham alarak kendini yeniden şarj edebilir; “Yorulduğunda dinlenmeyi öğren, bırakmayı değil.”

Olumlu inançlar, ümitvar bir bakış açısı sizi diri tutacaktır. İnançla yöneldiğiniz işlerinizde olumlu bir netice her zaman vardır. İstediğinizi elde edemediğiniz durumlar da bile sizin için farklı fırsatlar vardır. Nelson Mandela’nın; “Ben hiçbir zaman kaybetmem ya kazanırım ya da ders alırım” ifadesi bu durumu çok güzel özetlemektedir. Zihinleriniz bahçeleriniz gibidir. Bahçenize güzel tohumlar eker, ilgi gösterir ve oraya zararlı şeylerin girmesini engellerseniz güzel ürünler alırsınız. Davranışlarımız, elde ettiğimiz ürünler büyük oranda düşüncelerimizin eseridir. Peygamber Efendimiz’in şu hadisi meselelere nasıl yaklaşmamız gerektiğinin güzel bir özetidir: “Müslümanın her haline hayret ederim. Başına bir musibet geldiğinde, sabrederek bunun mükafatını Allah’tan bekler. Kendisine bir nimet geldiğinde ise Allah’a şükreder. Şüphesiz Müslüman ağzına götürdüğü lokmaya varıncaya kadar her şey için mükafatlandırılır.” Hayırda şer ve şerde de hayır olabileceği inancıyla meselelere yaklaşmak, hayatı daha anlamlı hale getirecektir.

Mazeret yerinde sayanların en güçlü silahıdır. Başarı engellerin ardında saklıdır. Önemli olan bu engelleri aşıp onu elde edebilmektir. Engellerden ve yıldırıcı sebeplerden korkmayın, başarı, engellemenin öbür tarafında filiz verir. Cahit Zarifoğlu’nun; “Zirvesine göz koyduğum dağlara bak. Koşup takıldığım çitlere bak.” Sözü, engellere takılmamızın temel sebebinin, tatmin edici bir hedefe, hayat amacına sahip olamamanın ya da varsa böyle bir hayat amacımız, onu yeterince idrak edememenin bir neticesi olduğunun en veciz ifadelerinden biridir.

Kendini önemseyen ve geliştiren, başkaları ile değil sadece kendi ile yarışan, çabaya emeğe ve sabra değer veren, yorgunluğu kendine siper etmeyen, pozitif tutum sahibi, mazeret tanımayan; anne baba, sosyal çevre, öğretmen, hoca, yöneticilerle çerçevelenmiş bir toplumda eğitim alma şansına sahip bir çocuk kadar nasipli kimse yoktur. Lider, eğitimci, yönetici, anne baba, gerçekleşmesini istediği değişimin, hayalin ete kemiğe bürünmüş hali olmak zorundadır. Yukarda saydığımız, hususları kendi hayatımızda sergilemedikçe, bu vasıflara sahip bir neslin yetişmesini beklemek, hayalden öte geçemeyecektir.

İdris TOPÇUOĞLU, Eğitimci-Yazar

 

Comments are closed.

Navigate